YALNIZLIK BENDE
Yalnızlığın beklemeyi sevdiğini henüz yeni öğrenişim bana epey çok şey ifade ederken aslında yalnızlığın beklemek konusunda ne kadar usta olduğunu öğretti mesela bana. Yalnızlık, üzerine oturduğu insana öyle sıkıca bağlanır ki, ne çıkarılabilmesi mümkün olur ne de kovulabilmesi. Sadıktır yalnızlık, bir insana uğradığı mı kolay kolay pes etmez bilirsin. Şimdilerde ve hatta uzun zamandır bende yalnızlık, öylesine alıştık ki birbirimize ne ben kovabiliyorum onu ne de o gidiyor zaten, orantı eşit desem zararı olmaz. Yalnızlık anlam dışına çıkarak öyle şeyler anlatır ki insana tüm duygular eşit gibi, az önce dediğim gibi orantı eşit. Mesela yalnızken sende anısı olan bir müzik dinlersin hiç olmadığın halde aşkı hissedersin, bilemediğin belki de asla bilemeyeceğin insana karşı. Yalnızken ağlarsın mesela, o zaman da birilerine ihtiyacın olduğunu anımsarsın, gözyaşlarını sadece kendin görmemen gerektiğini anımsaman seni üzer, üzülmek ne demek onu öğrenirsin. Mesela arkadaşlarınla denize gidersin, tatile, gezmeye falan.. Sana bikini giyme diyen yok, oraya gitme buraya gitme diyen de yok, özgürlüğü hissedersin, özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu… Hissedersin de hissedersin işte…
Ve bir süre sonra yalnızlığın iyi olmadığını fakat kötü de olmadığını anlarsın, ikilemin çoğalır gideceğin yol seçenekleri azalır ve sen ikilemlerden nefret ettiğini gidecek bir yol bulamayıp ortada kaldığında anlarsın..