HABEŞİSTAN’A GİDİN
HABEŞİSTAN’A GİDİN
Osmanlı zamanında bir adam pazardan at satın alır. fakat alışverişinin hemen arkasından atın hasta olduğunu fark eder. Atı geri vermek ister ama satın aldığı adam zorluk çıkarır ve atın hastalığını kabul etmez bu yüzden adam kadı efendi'ye gidip mahkeme yoluyla işini halletmek ister. Mahkemeye gittiğinde kadı efendi'yi yerinde bulamaz bu nedenle işi mecburen ertesi güne kalır. fakat at, o gece ölür adam ertesi gün, olayları kadı efendi'ye anlatır, mağdur olduğunu ne yapması gerektiğini sorar. Kadı efendi bütün zararını ben karşılayacağım der. Adam nedeni sorar; Kadı efendi “Şayet makamdan ayrılmasaydım, zarara uğramayacaktın. Bu hâdisenin böyle gelişmesi benim ihmalimden kaynaklanmıştır. Zararını ben karşılayacağım!” der.
İnsanın davranışlarının doğru olup olmadığını gösteren en önemli ilke adalettir. Haksızlığın ve hukuksuzluğun sonucu olan adaletsizlik ise her zaman fazlasını istemektir. Hak ve adalet ise yasaya uygun davranmak ve eşitliğe riayet etmektir. Bugün herkes bünyesinde bir sıkıntı yaşıyor olabilir. Bu bir tercih değildir ayrıca bu kimseyi ölümden de kurtarmaz. Ancak herkesin taşıdığı sorunun veyahut sıkıntının yanında istediği tek şey var o da adaletli ve tarafsız bir yaşam biçimidir. Bununla ilgili olarak şöyle bir olaya açıklık getirecek olursak; asırlar evvel Mekkeliler Hz. Peygamber (s.a.v.)'le baş edemeyeceklerini anlayınca ölüm kararı aldılar. Efendimiz bunun üzerine doğduğu ve büyüdüğü şehri terk etmek, hicret etmek zorunda kaldı. Ancak bu noktaya gelmeden önce Hz. Peygamber (s.a.v.) kendine inanan müminlere güvenli yer arama gayretine girdi. İlk düşündüğü yer 'Habeşistan' oldu. Onlara şöyle buyurdu: "Habeşistan'a göç ediniz. Orada kimseye haksızlık yaptırmayan adaletli bir hükümdar var. Orası güvenilir bir yerdir. Oraya gidin...” dedi.
Peygamber efendimiz onlara gidin orada sizin için secde eden bir kral var demedi… gidin orada adaletli bir kral var dedi. Çünkü adaletin olmadığı yerde hüzün ve göz yaşı vardır. Bugün bir toplumda suç oranları artıyorsa orada adaletsizlikte artıyordur. Dolayısıyla insanlar yaptıklarının ve ettiklerinin bedelini; yaşadıkları yerin adaletiyle öder. Yaşadığımız yerde hayatımızı değerli hale getiren tek şey; adaletli olmak ve adaleti ayakta tutmaktır. Bir binayı sağlam tutup yıkmayan kolonlardır, bir insanı da ayakta tutup düşürmeyen de adalettir.