SİYASAL KALITIM
SİYASAL KALITIM
Başlığı okuyanlardan bazıları, yazarın yazım yanlışı ya da dizgi hatası diye düşünüp, siyasal kalıtım değil, siyasal katılım yazılacaktı diye içinden geçirmiş olabilir. Ancak herhangi bir yanlışlık yok.
Evet, siyasal kalıtım…
Türkiye siyasetini eski dönemlerden bugüne özetleyen bir ifade. Maalesef eskilerden bugüne aktarılan ve “kalıtsallaşan” siyasal kültürümüzün bir parçası.
“Demos+Kratos” yani halkın yönetimi şeklinde ifade bulan demokrasinin en önemli unsurlarından biri siyasal katılımdır. En basit tanımıyla siyasal katılım; politik karar alma süreçlerinde, yurttaşların aktif biçimde yer alarak kamu politikalarını etkilemesidir. Aynı zamanda siyasal katılım, bilinçli bir eylem kümesi olup, beklentiler sonucu ortaya çıkan talep ve işleyişe yönelik tepkiler olarak da ifade edilebilir. Siyasal katılım düzeyini etkileyen birçok faktör söz konusudur. Ancak başat ölçekte bu faktörleri kişisel menfaat ve siyasal görüş temelinde ele alabiliriz. Nitekim ülkemizde siyasal katılımın, siyasal kalıtım sarmalından (ya da fasit dairesinden) kurtulamama hikayesi de burada başlamaktadır.
Bilindiği üzere 14 Mayıs günü ülkemizde Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri olacak. Bu doğrultuda tüm partiler seçim startı verdi. Bir yandan Cumhur İttifakı diğer yandan Millet İttifakı, oylarını arttırabilmek için seçim kampanyaları ve propagandalar düzenliyor. Esnaf ziyaretleri, mitingler, basın açıklamaları yapılıyor. Kısacası siyasi partiler, siyasetin gereği neyse onu yerine getiriyor. Bununla birlikte gerek doğrudan gördüğüm gerek sosyal medyada gözlemlediğim bir durum var ki, siyasal katılım göstermek isteyen birtakım seçmenimiz, iktidar partisi olsun muhalefet partileri olsun fark etmeksizin siyasilerle ve milletvekili adaylarıyla fotoğraf çektirme, en ufak bir tanışıklık üzerinden akrabalık ve kan bağı ilişkisi kurma ve sosyal medyada bunları paylaşıp gelecekte kim vekil olursa ondan “karşılığını alma” yarışı içerisinde. Hatta bu yarış öylesine kızışmış bir haldeki, ideolojiler, inanışlar ya da rakip partiler üzerinden değil, aynı partiyi aynı milletvekili adayını destekleyen ya da destekler görünenlerin mücadelesi haline gelmiş durumda. Bu durum ne bir partinin ne de bugünün meselesi. Ne yazık ki ülke siyasetimizin genetik kodlarından biri. Bilim, bugün pek çok şeyin genleriyle oynayabilse de ülkemizde bu konuda maalesef bir kod açımı tam anlamıyla sağlanabilmiş değil.
O yüzden ülkemizde siyasal katılımdan ziyade siyasal kalıtım hâkim.
O yüzden bazı gelişmelere rağmen ülkemizde hala demokrasi sorunu tartışılıyor.
O yüzden seçmenimiz olması gerekenin ötesinde partizanlaşıyor.
O yüzden siyaset amacından uzaklaşarak, araçsallaşıyor.
O yüzden seçim sonucu ne olursa olsun, gerçek siyasal katılımın kalıtsallaşacağı günleri diliyorum.
Dr. Mert Mahir GÖZ