Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Şevket KOYUNCU

YUVAYI KORUMAK

YUVAYI KORUMAK

 

Bildiğimiz gibi tüm kuşlar bir yuvada yaşarlar. Kuşlar kendi yuvalarını doğuştan getirdikleri yetenekleri ile kurarlarken, önceden buldukları – nesneleri yuva yapmak için kullanırlar.

İyi gözlemle incelersek  hiçbir kuşun yuvayı kirletmediği, aksine onu koruduğu görülür. Anlaşılan o ki, kuşlar ve diğer canlı varlıklar içgüdüsel olarak yuvalarının temiz kalmasının sağlıklı olmak açısından önemini kavramış gibi görünüyorlar.

Canlı varlıklar içerisinde en donanımlı varlık olarak yaratılan insanoğlunun ilk yuvası doğa, yani dünyamızdır. İnsan bu dünyada  hayat bulur ve nesillerin devamı bu yerküre üzerinde sağlanır. Aslında dünyada  bütün canlıların ortak yuvasıdır. Bu yuvayı korumak ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir yuva bırakmak insanlığın  sorumluluğundadır.

Yöneticiler, ekonomistler, çevreciler, ilahiyatçılar, dindar ve dindar olmayan herkesin derin bir biçimde düşünmesi ve önlemler bulması gereken küresel bir sorun bizi bekliyor.

Bundan yüz veya yüz elli yıl öncesine kadar tüm canlı varlıklara ve insanoğluna yuva görevi yapan dünyamız, insanlar tarafından kirletilmemiş, havasıyla suyu ile yaşam kaynağı olmuştur. Bizim çocukluk yıllarımızda bile, yani bundan yarım yüzyıl öncesinde, hangi nehrin veya hangi akarsunun yanına uğrasanız avucunuza su doldurur ve hiç çekinmeden içerdiniz. Yani yaşamın kaynağı su, yakın zamanlara kadar kirletilmemişti; hava da böyleydi. Bugün kırsal kesimler ve yüksek rakımlı yerler dışında, özellikle kent merkezlerinde sağlıklı bir su içemiyoruz, güneş ışığı altında ısınmış plastik kaplar içerisindeki suları tüketmek zorunda kalıyoruz. Akciğerlerimizi temiz ve bol oksijenli hava ile dolduramıyoruz, tüm canlıları zehirleyen bolca karbonmonoksit soluyoruz.

 

Doğayı korumaya duyarlı insan yetiştirebilmek için geç kalınmaması gerekiyor. Aileden başlayarak okul öncesi eğitim kurumlarında ve görsel iletişim araçlarında uygulamalı bir eğitim verilmesi zorunlu görünmektedir.  Bir atasözümüz “Ağaç yaş iken eğilir” der. Eğer geç kalınırsa, yani aile ve okullardan başlayarak çevreyi koruma yönünde yeni nesiller bilinçlendirilmediği takdirde bu bilinci kazandırmak oldukça güç olacaktır. Özellikle televizyon kanallarında yayınlanan reklamlar, programlar bu konuları ele alan çalışmalar yapabilirler. Doğaya duyarlı bireyler yetiştirmek gelecek kuşakları kurtarmak olacaktır ve daha sağlıklı nesillerin yetişmesine katkılar sağlayacaktır. Aksi halde, bir yüzyıl içerisinde mavi dünyamızı başta insan sağlığı olmak üzere çok büyük sorunlar bekliyor demektir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER