Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Erhan BOZKURT

UZAKLARDAKİ YAKINLIK

UZAKLARDAKİ YAKINLIK

 

Yaz aylarının ilk günleriydi… yolumuz yine bir vesile ile uzak bir köye düşmüştü. Sıcaklar henüz daha yeni bastırmıştı. Güneş bir darağacı gibi duruyor gökyüzünde Bulutlar küskün… Cuma namazından sonra 2 şer 3 er camiden ayrılıyorduk…

Kimse kimsenin yoluna yolcu, sırtına heybe, yanına emanet, emrine köle değildir… Dünya ahirete uzanan bir yoldur. Herkes tercih ettiği yol ile varır menziline… iyi ya da kötü herkes yaşadıklarını heybesinde taşır.

Kaybettikleri, kazandıkları, sinesinde sakladıkları sırları, her ne varsa onu heybesinde taşır. Demem o ki her insanın iç dünyasında bir heybesi vardır.

O heybelerinde; Koca güzel deyişler var ki! Şairinde dediği gibi; Öyle yerinde dokunuşlar var ki! Kendisinden başkası taşıyamaz…

Büyük ruhlu insanlar, ilkbaharın feyzi gibi sıcaklardan kavrulmuş ölü ruhlara can verir.” diye düşünüyorum. Yol yorucuysa, yolun sonu güzeldir. Daha önce öğretmenlik yaptığım, köy okulunun tek öğrencisine hem öğretmenlik, hem müdürlük yapan Pınar hanımda; Vakur bir insandır. Yüzü güven veren derin bakışlı, gönlünün gamı gözlerinden dökülen biriydi.

Köylüler onu kendilerine kardeş, sırdaş olarak bellemişlerdi. Her insan umutla yaşar lakin bu kadar uzağı tercih eden yabancı birini görünce duygularını almamak öyle zannediyorum ki bir eksiklik olur.

Hemen iletişime geçip köy okuluna gidiyoruz. Pınar hocamız farklı kültürlere ve düşüncelere değer verdiği için buraları tercih etmiş, lakin biz yine de soruyoruz. Ne oldu da bu kadar uzak bir yer için yalnızlığı seçtiniz?

Bir yaz sıcaklığının insana verdiği serinlik gibi bize anlatmaya başlıyor. “Nasıl anlatılır bilmiyorum. Bu tarz düşüncelere belki kimine göre yanlış, belki de kimine göre doğrudur. Yürüdüğüm yolda, verdiğim mücadele de her daim gördüklerimi ve göremediklerimi sorguladım.

İnsan nasıl mı yalnızlığı sever! Hayat bu yolda dirençli olmayı öğretirken yanınızda olan sevdikleriniz, dostlarınız, akrabalarınız ve dahi herkesin bir anda yok olduklarını görünce; yalnız kalmayı daha uygun görüyorsunuz.

Çünkü lazım olan hiç bir kalabalık size zamanında ulaşmıyor. Yalnızlık yolunda yürüdükçe dinginleşiyor insan, dinginleştikçe tecrübeleniyor. Tecrübe ettikçe yalnızlığı daha çok seviyor insan. Bundan da asla şikayet etmedim. Uzak yerlerdeki yalnızlığı sevmeye başladım.

Kalabalık şehirler, betonlaşmış kalpler arasında vakit geçirmektense uzaklaşmayı seçerim. Bunun verdiği hazzı yıllar sonra anlıyor insan. Tüm güzellikleri uzak yerlere koymuşlar, Gönüllerde artan sessizlikte, kalplerde belirginleşen kırgınlık, umutlarda artan yoksunluk için yalnız kalmalı insan. Ayrıca yalnız insanlar, birilerine yaranmak için çizgisinden sapmaz. Yapmacık değillerdir. Kişilere göre değişmezler.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER