Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Reçetelere ilaçların içeriği yazılırsa ilaç krizinin önüne geçilebilir”

Piyasada bulunamayan ilaçlar ve muadil ilaç kullanımı ile ilgili konuşan eczane yetkilisi Fahrettin Turan, kronik hastalıklarda kullanılan raporlama sisteminde olduğu gibi ilacın ismi değil içeriği yazılması halinde bu sorunun önüne büyük ölçüde geçilebileceğini söyledi.

Piyasada bulunamayan ilaçlar ve

“Reçetelere ilaçların içeriği yazılırsa ilaç krizinin önüne geçilebilir”

Pandemi süreci ile başlayan ilaç tedarik sorunu ve özellikle gribal enfeksiyonların arttığı dönemlerde yaşanan ilaç krizi günümüzde de devam ediyor.

Bazı kalemlerde bulunamayan ilaçlar ve bu ilaçların muadillerinin kullanılmasına ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan eczane yetkilisi Fahrettin Turan, doktorun yazdığı ilaç markalarının bulunamaması halinde içerik olarak aynı olan muadil ilaçların kullanılabileceğini, hastaların mutlak manada yazılan ilacı almak için ısrarcı olmamaları gerektiğini söyledi.

 

“FİRMALAR İLACIN FİYATINI BEĞENMEDİĞİNDEN PİYASAYI SPEKÜLE EDEBİLMEK İÇİN İLAÇLARINI PİYASADAN ÇEKİYORLAR”

Piyasada ilaçların bulunamamasının başlıca sebeplerinden birisinin firma sahiplerinin fiyat beğenmemesi, ikinci sebebinin ise ham maddesine ulaşılamaması olduğunu belirten Turan, “Piyasada ilaçların bulunamamasının başlıca sebepleri var. Bu belirli başlı sebeplerin iki tanesini size söyleyebilirim. Birincisi; ülkemizde ilaç fiyatlarının uygun olması. Belirli bir sabit kur üzerinden uygulanıyor fiyatlar. Firmalar ilacın fiyatını beğenmediği için piyasayı speküle edebilmek için fiyatların artışını sağlayabilmesi için kendi ilaçlarını piyasadan çekiyorlar ve bu yönden devlete baskı yapıyorlar. İkincisi; dünya genelinde ilaçların etken maddesine bir ulaşamama problemi var. Firmalar etken maddeye ulaşamadığı sürece ilacın üretimini sağlayamıyorlar. İlacın üretimi sağlayamayınca piyasa sunamıyorlar. Geçtiğimiz günlerde bu sıkıntıyı daha çok yaşıyorduk. Şu anda nispeten azaldı.” dedi.

“MUADİL İLAÇ KULLANILABİLİR, ÖNEMLİ OLAN İLACIN MARKASI DEĞİL İÇERİĞİDİR”

Turan, “Kronik rahatsızlıklarda ilaçlara raporlar çıkartılıyor ve belli bir dönem kullanılması isteniyor. Burada rapor, ilacın kendisine değil etken maddesine yazılıyor. Mesela metformin etken madde denildiğinde ilacın metforminin bin miligramlık haline raporluyor. Burada önemli olan şey doktorun reçete ettiği ilk marka ve eczacının elinde olan ilk marka. Hasta eczacının verdiği ilk markaya odaklanarak ‘bu ilacı kullandım veya geldi’ diyerek o ilacı kullanmaya devam ediyor. Aslında muadil ilaç doktorun yazdığı ilacın yüzde 100 aynısına denk gelen ilaçtır. Reçeteyi açıp ilacı sisteme yazdığımızda 10 çeşit muadili çıkıyor. Burada önemli olan etken madde ve formülasyon.” diye konuştu.

"Reçetelere ilaçların içeriği yazılırsa ilaç krizinin önüne geçilebilir"

“İLACIN ETKEN MADDESİ ÜZERİNDEN MUADİL VEREBİLİYORUZ”

Avrupa’da ilaçların marka olarak değil etken madde olarak yazıldığını, bu formülün Türkiye’de de kullanılması halinde yaşanan sorunun büyük ölçüde önüne geçilebileceğini kaydeden Turan, “Örneğin, ‘hasta parasetamol 500 miligram kullanması gerekiyor’ diyor. Hasta eczaneye gittiğinde eczacı elinde bu içerikte olan bir ilaç veriyor. Böylece hasta, ‘bana neden bu ilacı verdin?’ demiyor. Antibiyotiğin farklı çeşitleri, farklı etken maddelerinden oluşan çeşitleri var. Doktor birine karar verdiğinde bu ilacın etken maddesi üzerinden muadil verebiliyoruz. Eğer söz konusu ilaç piyasada bulunamıyor ve farklı bir ilaç vermemiz gerekiyorsa doktorun yeniden reçete yazması gerekiyor. Bu da doktorun inisiyatifine kalmış. Eğer ‘illa da bu ilacı kullanması gerekiyor’ diyorsa o zaman hasta mecburen ilacı bulmak için eczane eczane gezmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Doktorların piyasada olmayan ilaçlarla ilgili bilgilendirilmediğini, hastaya yazılan ilacın ellerinde olmadığını söylediklerinde doktorların şaşırdığını belirten Turan, sağlık bakanlığının bulunmayan ilaçlarla ilgili doktorlara bilgilendirme yapması halinde söz konusu sorunun önüne geçilebileceğini söyledi.

 

“ALDIĞINIZ İLAÇ SİZE ŞİFA OLURKEN BAŞKASININ ÖLÜMÜNE SEBEP OLMAMALI”

İşgal rejimine ait ürünlerin her alanda olduğu gibi ilaç sektöründe de bir hayli fazla olduğunu ancak yine de bu alanda boykot yapılabileceğini vurgulayan Turan, son olarak şu ifadeleri kullandı:

“Aslında boykot hayatımızın her alanında olmalı. Bir çikolata aldığımızda dahi boykot ürünü olup olmadığına dikkat edebiliyoruz. Bir kahve içeceğimiz zaman bile buna dikkat edebiliyorken eczane gibi bir sektörde daha çok dikkat etmemiz gerekir. Maalesef ilaç sektörünün büyük bir kısmı, büyük markaların çoğu ya doğrudan israil menşeli ya da onları destekleyen açıklamalar yapan firmalar. İşin traji komik yanı da hammaddenin büyük bir kısmı da israilin elinde. Bu konuda öncelikle doktorlar bilinçli olmalı. Muadil ilaç konusunda eczacıların oluşturduğu listeler var. Bu anlamda boykot ilaç yazmamaya dikkat etmeleri gerekir. Çünkü hastalarımız, ‘doktorun yazdığı ilaç iyidir’ mantığıyla geldiği için ikinci aşamada bize iş düşüyor. Şu anda maalesef ürünlerimizin büyük bir kısmı boykot kategorisine giriyor. Ancak vitamin ve mineral reyonumuza boykot ilaç almıyoruz. Hastalar talep ettiğinde farklı bir ilaç tavsiye ediyoruz. Konu ilaç olduğunda ‘satmıyorum’ diyemiyoruz. Çünkü hastalarda ‘doktorun yazdığı iyidir’ düşüncesi var. İkinci olarak eczacıların da boykot konusunda duyarlı olmaları gerekiyor. Hastaya, ‘doktorun yazdığı ilaç boykot ürün’ diyerek muadilini önerebilir. Hastalarımız da kabul ederse özellikle grip, alerji gibi birçok ürünün muadili bulunabiliyor. Tansiyon ve şeker gibi kronik rahatsızlıklarda da piyasa geniş olduğu için birçok ilacın muadili rahatlıkla bulunabiliyor. İlaçlara ön yargı ile yaklaşmadan kendilerine şifa olabilecek bir ilacın başkalarının ölümüne vesile olmaması adına çok dikkatli olmaları gerekiyor.”