Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dükkanlarda yasaklanan hayvan satışı internetten yapılıyor

Adalet ve Kalkınma Partisi, sokak hayvanları ile ilgili yeni bir düzenleme için Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapmayı planlıyor. Bu düzenleme, sokak köpeklerinin “uyutulması” seçeneğini de içeriyor. HAYTAP Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, bu yasa teklifini eleştirdi; “Görevini yapmayan memurlar, belediyeler nedeniyle hiçbir suçu olmayan sahipsiz hayvanlar bugün idam cezasına mahkum edilmeye çalışılıyor” dedi. İnternet üzerinden hayvan satışlarının sürdüğünü de söyleyen Şenpolat ile sokak hayvanlarını, yasal değişikliğin neler içerdiğini ve çözüm önerilerini konuştuk.

Adalet ve Kalkınma Partisi,

Dükkanlarda yasaklanan hayvan satışı internetten yapılıyor! Adalet ve Kalkınma Partisi, sokak hayvanları ile ilgili yeni bir düzenleme için Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapmayı planlıyor. Bu düzenleme, sokak köpeklerinin “uyutulması” seçeneğini de içeriyor.

HAYTAP Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, bu yasa teklifini eleştirdi; “Görevini yapmayan memurlar, belediyeler nedeniyle hiçbir suçu olmayan sahipsiz hayvanlar bugün idam cezasına mahkum edilmeye çalışılıyor” dedi. İnternet üzerinden hayvan satışlarının sürdüğünü de söyleyen Şenpolat ile sokak hayvanlarını, yasal değişikliğin neler içerdiğini ve çözüm önerilerini konuştuk.

Başına kürekle vurularak öldürülen köpekler, tekmeyle öldürülen kediler, sahibinin zoruyla hareket etmeye çalışan eşek ve atlar maalesef ülkemizde görmeye “alışık” olduğumuz görüntüler haline geldi. Bu görüntülere çözüm olarak Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından gündeme getirilen ve sokak hayvanlarının “uyutulmasını” içeren yeni yasa teklifi, hayvan hakları savunucuları tarafından büyük tepkiyle karşılanıyor.

Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, bu teklifin kabul edilemez olduğunu vurgularken, hayvanların yaşam haklarının korunması için daha etkili ve insancıl çözümler sunulması gerektiğini belirtti.

Şenpolat: “Sokak hayvanlarının uyutulması çözüm değil”

Bu yasa teklifine sert eleştirilerde bulunan HAYTAP Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat; “Öncelikle başıboş hayvanlar sahiplendirilmeye çalışılacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, ‘iğne ile ilaç verilerek uyutulacak’ deniyor. Bu, hayvanları alıp öldürmek demek.

Uyutmayı reddediyoruz. Toplumun hassas dengeleriyle oynuyorlar. Görevini yapmayan memurlar, belediyeler nedeniyle hiçbir suçu olmayan sahipsiz hayvanlar bugün idam cezasına mahkum edilmeye çalışılıyor. Üretim çiftlikleri durdurulmadıkça, yurt dışından bu hayvanlar kaçak olarak girmeye devam ettiği sürece istediğiniz kadar uyutun, operasyonları hayvanların yok edilmesi üzerine kurgulayın bu çözüm olmayacak” dedi.

2021 yılında yapılan yasal değişiklikler ve eksiklikler

Hayvanları Koruma Kanunu’nda Temmuz 2021’de değişiklik yapıldı ancak bu hayvanseverleri memnun etmedi.

Yasa ile 14 Temmuz 2022’den itibaren petshoplarda evcil hayvan satışları yasaklanmasına rağmen satışlar internet üzerinden katalogdan yapılmaya devam ediyor. Hayvanların fotoğrafları ve bilgileri internete yükleniyor. Bu bilgiler üzerinden evcil hayvanlar satılabiliyor.

Peki Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan bu değişiklik ile 3 yılda neler değişti?

Hukuk, hayvanları korumada yeterli mi? Şenpolat, Türkiye’deki hayvan haklarına ve hayvanların hukuksal olarak korunup korunmadığına dair sorularımızı da yanıtladı.

“Yasa değişikliği tatmin etmedi”

Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikle hayvanlar artık “mal” ya da “eşya” olarak değil “can” statüsünde değerlendiriliyor. Bu değişiklik ne getirdi?

Hukuk sistemimizde “insan” dışında olan her şey “eşya” ya da “mal” olarak kabul ediliyor. Ekonomik değeri olan her şey insana hizmet eden, insanın sahip olabileceği malvarlıkları olarak görülüyor. Eğer bunlar zarar görürse sahiplerinin uğradığı ekonomik kayıp gerekçesiyle mal varlığı aleyhine işlenen suçlara konu oluyor.”

“Hayvanları Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2004 yılından bu yana 17 yıl geçti. Temmuz 2021’de kanunda değişiklikler yapıldı. Ancak bunlar beklentileri karşılamayan, ufak tefek değişikliklerdi. Bu, bizleri tatmin etmedi.

Ne evcil hayvan dükkanlarında satış engellenebildi ne hayvanlara kötü muamele eden insanlara ciddi cezai yaptırım geldi, ne avcılık yasaklandı ne de savcılara resen soruşturma yetkisi verilebildi. Sahipsiz hayvanlara kötü muamelede, zaten işi başından aşkın tarım il müdürlüklerine suç duyurusunda bulunma tekeli verildi.”

“Cezalar caydırıcı değil”

Bu düzenlemeye göre hayvanlara kötü muamelenin cezası nedir?

“Yasa ile hayvanlara işkence yapanlara ya da hayvanlarla cinsel ilişkide bulunanlara 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası getirildi. Fakat yatarı olmayan, tutuklama ile caydırıcılığı olmayan, kağıt üstünde kalan cezalar devreye girdi.

Söz konusu ceza sabıkaya işlense de CMK gereği adli para cezasına çevrilecek ya da büyük olasılık en aşağı sınırdan cezalar verilecektir. Hayvanın öldürülmesi fiilinin işkence suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılacak fakat tutuklamaya dönüşen hapis cezası olmadığı, hapis cezası 3 yıl üstünde olmadığı sürece etkisi olmayacağı hukukçular tarafından bilinmektedir. Daha vahimi ilk defa suç işleyen kişi 6 ay hapis cezası alınca adli para cezasına çevrilecek.

Eğer 5 yıl içinde tekrar hayvana karşı suç işlerse o zaman yatarı olan tutuklamaya çevrilecek. Yani ilk suçu işlediği zaman (adli para cezası nedeniyle) örtülü af olacak. 5 yıl içinde söz konusu kişiyi tekrar yakalamak zaten son derece zor. Hatta fail bu suçu, 5 yıl içinde değil de 6. yılda işlerse ilk 5 yıllık süreç geçmiş olduğundan yeniden 6 ay hapis cezası (idari para cezası) uygulanacak. Suçta tekerrür hükümlerinin işlemeyeceği, yasayı çıkaranlar tarafından da başından beri biliniyor.”

“Sahipli hayvanlarının yüzde 30’una bile mikroçip yerleştirilemedi”

Kedi ve köpeklerin sokağa terk edilmelerini önlemek için getirilen “dijital kimlik” uygulaması ne kadar etkili oldu?

“Bize gelen bilgilere göre ülkedeki sahipli hayvanların yüzde 30’una bile daha mikroçip yerleştirilmedi. Gönlümüzden geçen, hem sahipli hem sahipsiz hayvanlara mikroçip yerleştirilsin ki böylece elimizdeki hayvan sayısını bilelim.

Durum tespit edilsin, ona göre bütçe, kadro ayrılsın, ona göre hastaneler yapılsın. Elimizde hiçbir veri olmadan soyut bir sorunu çözmeye çalışıyoruz. Üretim çiftliklerinin kaçak, kontrolsüz olması, ısrarla kayıt altına girmek istememeleri bataklığı yaratan en büyük unsur. İlgililer maalesef bu çok önemli konuya eğilmiyorlar.”

“Denetim çok zayıf”

Evcil hayvan mağazalarında hayvan satışı yasaklandı. Bu karar hayvan ticaretinin önüne geçmede etkili oldu mu peki?

“Evcil hayvan satış dükkanları, hayvan ticaretinin yapıldığı ve hayvanların kafesler içerisinde, bodrum katlarında kötü koşullar altında tutulduğu yerler. Bu dükkanların ve bağlantılı olarak üretim çiftliklerinin denetimi son derece zayıf. Yasa dışı üretim alanlarında ve internet ortamındaki satış mecralarında satılmayı bekleyen hayvanların yaşam koşulları, vicdanları rahatsız edecek kadar kötü.

Evcil hayvan satış dükkanlarına, 7332 sayılı yasa ile Temmuz 2022’den itibaren satış yasağı getirildi. Ancak bu yasağın, nihai amaç olan popülasyonun kontrolüne bir faydası yok. Dükkandan satın alamadığı köpeği, kediyi internette katalog üzerinden alan tüketici popülasyonun engellenmesini durdurmuyor. Hal böyle olunca yasağın etkisi de sınırlı kalıyor.”

“Hayvanseverler örgütlenmeli”

Hayvanseverler bu konuda ne yapabilirler?

“Hayvanseverler, bu yasağa rağmen dükkanda fiili olarak hayvanı göstererek satış yapan yerleri Tarım İl/İlçe Müdürlüğüne ve Maliye Bakanlığına (Alo 124) ihbar edebilir. Bakanlığı mektup yağmuruna dahi tutabilirler.

Fakat onlar da birçok konuda pasif, sanal imzalarla bu işin çözüleceğini ya da minik eylemlerle dünyanın kendilerini gördüklerini düşünüyorlar. Öncelikle yasanın değiştirilmesi gerekiyor. Bu da ciddi bir örgütlenmeden geçiyor.

Sahipsiz hayvanların sorununun ortadan kalkması için ise hayvanseverlerin değil tüm insanların yasa ve yönetmeliklerde değişiklik yapılmasını talep etmeleri gerekir. Konu hayvanlarla içli dışlı olanların değil tüm toplumun sorunudur. Ucu bir gün size mutlaka dokunacaktır.

Hayvanlar satın alınmamalı, sahipsiz hayvanlar özellikle cins ve yavru olmayan büyük ırk sokak köpekleri sahiplenilmeli. Küçük ve yavru ırklar zaten sahipleniliyor bir şekilde. Bunu topluma olabildiğince duyurmak gerekiyor.

Hayvan satışı yapan üretim çiftliklerinin denetlenmesi ve uygun olmayan iş yerlerinin kapatılması için ilgili tüm idari kurumları harekete geçirmek için de hayvanseverler talepte bulunabilir. Ayrıca bu konuda çalışan, farkındalık oluşturma kampanyaları yürüten STK’lara da destek olabilirler.”

“Hayvanlar sosyalleşmeli”

Düzenlemeyle belediyelere hayvan bakımevleri kurulma şartı getirildi. Peki, bu bakımevleri hayvanların yaşam koşullarına uygun mu? Bakımevleri çözüm mü?

“İnsanlar sahipsiz hayvanların öldürülmemesini, bakımevlerine götürülüp ölene kadar orada bakılmasını istiyor. Ancak bakımevlerinin amacı, bu hayvanların sorunlarının giderilmesi, tedavilerinin yapılması sonra da doğal yaşama bırakılmalarıdır.

Yani bakımevleri, ‘gözümüzün önünden bu hayvanlar gitsin, bir yerde toplansınlar’ diye inşa edilmemelidir. Aşılanmış ve kısırlaştırılmış hayvan sosyalleşeceğinden ve mahalle içindeki sayısı da uygun olduğu sürece onlarla beraber yaşamayı kabul etmemiz gerekir.”

Sokaklarda köpeklerin olmasını istemeyen bir kesim de var. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz, sokak köpekleri tehlikeli mi?

“Kimse sokaktaki gariban, yaşını başını almış sıradan bir sokak köpeğini sahiplenmez, belediyeler kısırlaştırma için bütçe ayırmaz, bakımevi denilen yerler de bu hayvanların sürekli olarak yaşaması istenen yerler olarak düşünülür.

Kimse sokak köpeğini gözünün önünde görmek istemez. Karnı doymayan, kısırlaştırılmayan, sürüler halinde gezen hayvan saldırabilir. Ancak nedeni bu hayvanların kontrolsüz üremesi, insanların yavru almayı ya da petshoplardan cins köpek almayı tercih etmesidir.”

“Vatandaş şikayet etmeli”

“Bu sorunun çözümü için sokak köpeklerini sahiplendirmeye özendirme çalışmaları yapılmalı. Bu köpekler kısırlaştırılmalı. Köpek ticareti durdurulmalı. Tüm sokak hayvanları kayıt altına alınmalı. Cezai yaptırımlar caydırıcı hale getirilmeli.

Veteriner hekim odalarının kısırlaştırma yapacak ehil STK’larla ilgili engeli kaldırılmalı. Mahallesindeki hayvanlardan şikâyet edenlerin başvuracağı makamlar belediyeler, tarım il müdürlükleri, il özel idare ve bakanlıktır. Ancak şikayetleri ‘Bu hayvanları buradan alın’ değil ‘Neden bu hayvanlara bakmıyorsunuz?’, ‘Neden görevinizi yapmıyorsunuz?’ şeklinde olmalı.”

“Sahada olan hayvansever kısırlaştırmaya karşı değil”

Hayvanların kısırlaştırılması konusunda karşıt görüşler de var. Siz ne düşünüyorsunuz?-

“Bazı hayvanseverler kısırlaştırmaya karşı çıkıyor ancak onlar sokaklardaki, ormanlardaki hayvanların nasıl bir yaşam sürdüğünü, nasıl yiyecek bulduğunu düşünmeden bunu savunuyorlar. Sahada olanlar, hayvanlara yardım için çalışan hayvanseverler ise usulüne uygun yapılan kısırlaştırmaya karşı değil.

Kedi ve köpeklerin kontrolsüzce aşırı üremesi; onların trafik kazalarında ölmelerine, zehirlenmelerine, bakımevlerinde uyutulmalarına ya da ormanlık alanlara atılmalarına neden oluyor. Hayvanların kontrolsüzce ve aşırı çoğalmaları bu kötü yaşam koşullarıyla karşı karşıya gelmelerine neden olacağı için kısırlaştırma, istemeden yaptığımız bir tercih.

Çözüm önerimiz, 10 yıl süreyle geçici olarak yapılan kısırlaştırma ile popülasyonun hızlı çoğalmasının kontrol altına alınmasıdır. Ülke genelinde tüm belediyelerle bir kampanya şeklinde bu çalışma gerçekleştirilirse ileriki yıllarda olası şikayetler de ortadan kalkacaktır. İnsanların bu hayvanları sahiplenmesi ile de bir dengeye oturacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta da kısırlaştırmanın bu konuda uzman veterinerler tarafından yapılmasıdır.”

“Acısız kesim sistemi getirilmeli”

HAYTAP’ın yürüttüğü bir kampanya da var “acısız kesim”, nedir bu?

“Koyunlar, keçiler, inekler en az bir kedi köpek kadar sosyalleşebilen, insanlarla oynayabilen, kucağına yatabilen, yavrusuyla sevgi hareketi yapan hayvanlar. En fazla acı verdiğimiz kesim de bu çiftlik hayvanları. Mezbahalarda son derece kötü koşullarda acı çekerek kesiliyorlar. Kesildikten sonra en az 3 dakika boyunca acı çektikleri de bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.

Gönlm tabii ki hiç kesilmemelerinden yana ancak insanları et yeme alışkanlıklarından vazgeçirmek kolay değil. Önerimiz, çiftlik hayvanlarının kesiminde artık ‘acısız kesim’ sistemine gidilmesi. Bu uygulamada hayvanlar bayıltılıp sonra kesiliyor. Bu yöntem birçok gelişmiş ülkede uygulanıyor.

Eğer bu şok aletleri kullanılırsa hayvanlar acı çekmeden, birşey hissetmeden kesilecekler. ‘Acısız kesim’ kimsenin aklına dahi gelmeyen, zulmü ve acıyı dindirmek için çok ciddi bir başlangıçtır ve biz bu aleti ücretsiz olarak eğitimiyle birlikte toplu kesim yapan yerlere veriyoruz.

Yeter ki kullansınlar. Bunun için bizimle temasa geçebilir veya Acısız Kesim Derneği’nin web sayfası www.acisizkesimdernegi.org ve sosyal medya sayfaları takip edilebilir.“