Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür WebTV Mevlana dergahında!

Gel, Gel, Ne Olursan Ol Yine Gel hoşgörüsüyle herkesi dergahına çağıran Mevlana’nın bu çağrısına kulak veren bir çok kişi bu günlerde Konya’da bulunan Mevlana Müzesi’ne akın ediyor. Özgür Haber olarak da bu eşsiz mekanı sizler için görüntüledik.

Gel, Gel, Ne Olursan

Süleyman AYDIN – Uğur KASİOĞLU

İnsan yaratılmışların en şereflisidir düsturuyla; her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlâna sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür. Mevlana Celaleddin Rumi, tasavvufun Anadolu coğrafyasında doğup yayılmasındaki en önemli isimlerden biri olmuştur. Birçok sözü ve eseri, sonraki yüzyıllarda, dervişlere ve divan şairlerine rehberlik etmiştir. 13. yüzyılda doğan Mevlana’nın Mesnevi dışında en önemli eserleri, Fihi Ma Fih ve Divan-ı Kebir’dir.

Hamdım, piştim, yandım

Gel, Gel, Ne Olursan Yine Gel sözüyle İslam’ın herkese açık olduğunu, her gönlün Allah’ın rahmetiyle aydınlanabileceğini vurgulayan Mevlana, hamdım piştim yandım sözünde de kelimeleri mecazi anlamda kullanmıştır. Derviş, henüz seyr u sulûk yolunda iken hamdır. Daha sonra nefsini terbiye ederek fenafillaha erişir. Tasavvufta fenafillah mertebesine erişen kul kendi benliğini Allah’ın zatında yok eder. Bu da ”yanmak” olarak nitelendirilir. Tasavvufta pişmek, aşk ateşiyle yanıp tutuşmaktı. Yanmak ise gönlün ilahi aşk ile tutuşması ve dünya hayatından tamamen vazgeçmesi anlamına gelir.

Mevlana Müzesi

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı’nın yeri, Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bâhaeddin Veled’e hediye edilmiştir. Tekke ve zaviyelerin kapatılması sonrasında Mevlevi dergâhı, Türk ve İslam kültüründeki önemli yeri nedeniyle korundu ve müze olarak yeniden düzenlendi. Günümüzde en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan yapıda en ilgi çeken parçalar, Mevlana Celaleddin Rumi’nin Kubbe-i Harda (Yeşil Kubbe) olarak anılan türbesi, dergâh eşyaları, değerli elyazmalarının dışında bugünkü kemanların öncüsü olarak kabul edilen sekiz telli keman, sabır taşları ve Galileo’nun asıldığı dönemde astronomi dersleri vermek için kullanılmış olan küre.

UNESCO’dan Mevlana vurgusu

Mevlana Celalettin Rumi’nin kendini bilmeye ve aşka dayanan felsefesi yüzyıllar boyunca bütün dünyayı etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. UNESCO 2007 yılını Mevlana Yılı ilan etti, Mevlana’nın yarattığı hoşgörülü felsefe bir yıl boyunca çeşitli etkinliklerle anıldı, anlatıldı. 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğan Mevlana, yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mevlâna’nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna’yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna’nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah’ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Şeb-i Arûs” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.