Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Açlığa Mahkum Edilmiş Yaşamlar!

Diyarbakır’da Mustafa L. ve Nazmi G., atık toplayarak açlık sınırının altında kalan engelli ve yaşlı maaşlarıyla geçim mücadelesi veriyor. Ekonomik krizin pençesinde yaşam savaşı veren bu iki isim, çöpten kazandıkları ekmek paralarıyla geçimini sağlıyor. Sosyolog Adnan Fırat Bayar ise bu insanların açlık sınırının altında maaş aldıklarını ve başka iş imkanı bulamadıklarını söylüyor. Devletin bu insanlara yönelik sosyal devlet anlayışına uygun politikalar geliştirmesi gerektiğini savunuyor.

Diyarbakır'da Mustafa L. ve

Açlığa Mahkum Edilmiş Yaşamlar! Diyarbakır‘da Mustafa L. ve Nazmi G., atık toplayarak açlık sınırının altında kalan engelli ve yaşlı maaşlarıyla geçim mücadelesi veriyor. Ekonomik krizin pençesinde yaşam savaşı veren bu iki isim, çöpten kazandıkları ekmek paralarıyla geçimini sağlıyor. Sosyolog Adnan Fırat Bayar ise bu insanların açlık sınırının altında maaş aldıklarını ve başka iş imkanı bulamadıklarını söylüyor. Devletin bu insanlara yönelik sosyal devlet anlayışına uygun politikalar geliştirmesi gerektiğini savunuyor.

 

 

Türkiye’de yaşlılık ve engellilik maaşlarının açlık sınırının altında kalması, birçok insanı temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olarak sokaklara yönlendiriyor. Diyarbakır’da sokaklardan atık toplayarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan Mustafa. L. ve Nazmi G.’nin hikayeleri, Türkiye’deki ekonomik krizin durumunu da özetler nitelikte. 75 yaşında atık toplayıcısı olan Mustafa L., yaşadıklarını “Hayatın yarısından fazlası bitti, zaten az kaldı” sözleriyle dile getirirken,  Nazmi G. ise engelli olmasına rağmen çalışmak zorunda olduğunu belirterek, “Çalışmasak kim bize bakar ki?” dedi.

“Sadece 2 bin 500 lira yaşlılık maaşı alıyorum. Elimden başka bir iş de gelmiyor, mecburiyetten bu işi yapıyorum. Çöplerden karton, pet şişe ve naylon topluyorum. Çöpten, yollardan, kaldırımlardan, parklardan nerede denk gelirse. Günde en fazla 25 lira kazanıyorum, o da rast gelirse. Rast gelmese de 10-12, 5-15 lira ne gelirse artık. Saat 6’da dışarı çıkıyorum. 9-10’a kadar elime bir şey geldi geldi, gelmediyse de eve gidiyorum. Daha fazla da çalışamıyorum, vücudum kaldırmıyor. 4 bin lira ev kirası, elektrik, su, doğalgaz, yiyecek giderleri beni çok zorluyor. Vicdanım boş oturmayı kabul etmiyor. Nereye kadar gidersem gideyim, çabalayayım diyorum. Bu beden emanettir, hayatın yarısından fazlası bitti, zaten az kaldı.”

‘Çöp kokuları beni çok rahatsız ediyor’

Sağlık sorunlarının çalışırken daha da arttığını kaydeden Mustafa L., “Çöp kokuları beni çok rahatsız ediyor, nefesim kesiliyor. Kafam dönüyor, gözüm kararıyor. Bazen önümü göremiyorum. Elimdeki baston olmadan da yürüyemiyorum. Bazen rahatsızlandığımda bir köşeye çekilip oturuyorum. Nerede olduğumu, ne yaptığımı unutuyorum. Daha sonra yanımdan geçenlere soruyorum, ‘Burası neresi, yol nereden gidiyor?’ diye. Öğrendikten sonra yavaş yavaş yürümeye devam ediyorum.” şeklinde konuştu.

“Çalışmasak bize kim bakar ki?”

Engelli olmasına rağmen yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle sokaklardan atık toplayarak geçim mücadelesi veren bir diğer isim Nazmi G. ise durumunu şu sözlerle özetledi:

“Çocukluğumda köyümüze gelen sağlıkçıların vurduğu iğne nedeniyle ayaklarım eridi. 2004 yılında köyden Diyarbakır merkezine geldiğim zaman ayaklarımın durumu nedeniyle iş bulamadım. Kimse bana iş vermedi. Ben de ekmeğimi sokaklardan çıkarmaya başladım. 20 yıldır bu işi yapıyorum. Bütün mahalleleri karış karış bilirim. Sokakta aklına gelebilecek her şeyi topluyorum. O bahsettikleri çöpçüler kralı benim. Yüzde 50 oranında engelli raporum var. Bu ayaklarla, sırtımdaki poşetle günde 10-15 kilometre yol yürüyorum. Mecburiyetten çalışmak zorundayım. Çalışmasak kim bize bakar ki? “

2 bin 500 TL engelli maaşı aldığını, 4 çocuğu olduğunu söyleyen Nazmi G., “Bu parayla onlara nasıl bakabilirim? Ne işimize yarar ki bu para? Bizi düşünen kimse yok. Benim gibi çok insan var. Bu işi her türlü yaştan, her türlü insan yapıyor. Herkes geçimini sağlamaya çalışıyor.” dedi.

‘Bu sektörden yaşamını sürdüren yüzlerce insan var’

2024 yılı için en yüksek yaşlılık maaşı hükümet tarafından 3 bin 504 lira, en yüksek engelli maaşı ise 4 bin 196 lira olarak belirlendi. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun yoksulluk sınırı araştırmasına göre ise 2024 yılı Ocak ayı açlık sınırı 15 bin, yoksulluk sınırı da 49 bin lirayı aştı.

Sosyolog Adnan Fırat Bayar, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede atık toplayıcılar konusunda, “Bu sektörde çalışan insanların temel özelliği açlıktan ölmekten hemen önceki aşamada olmalarıdır. Devlet, sosyal devlet anlayışına uygun olarak bir politika geliştirip, engelli ve yaşlı bireylerin maaşlarında açlık sınırının altında kalmayacak düzenlemelere yönelmeli” dedi.

Bayar, ekonomik nedenlerden, sokaklarda atık toplayarak geçimini sağlayan insanların yaşama tutunmak için çalıştığını vurguladı: “Diyarbakır’da gözlemlediğim kadarıyla bu sektörden yaşamını sürdüren yüzlerce insan, büyük torbalarla evlerine dönüyor. Bu sektörde çalışan insanların temel özelliği açlıktan ölmekten hemen önceki aşamadır. Ekonomik zorunluluklar nedeniyle bu işlere yöneliyorlar. Maaşları açlık sınırının altında kalan bu insanlar, sağlık durumlarını düşünmeden sokaklardan ve çöplerden gelir elde etmek için çaba sarf ediyor. Ancak ortaya koydukları emek ve performans ile elde ettikleri gelir arasında büyük bir uçurum bulunuyor. Performans ve gelir karşılaştırılmasında bu uçurum fark, bu insanların başka bir iş bulamamasından, yeteri kadar destek alamamasında ve göz ardı edilmelerinden kaynaklı.”

“Sosyal devlet anlayışına uygun politikalar geliştirilmeli”

Hükümetin sosyal devlet anlayışına uygun politikalar geliştirmesi gerektiğini, engelli ve yaşlı bireylerin maaşlarında açlık sınırının altında kalmayacak düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten Bayar çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:

“Sivil toplum kuruluşları ve dernekler bu insanlara yönelik daha aktif bir tutum sergileyerek, toplumsal destek ve farkındalık oluşturmalı. Devletin ekonomik ve sosyal politikaları, yaşlı ve engelli bireylerin ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak şekilde revize edilmeli. Engelli bireyler için istihdam olanakları, yaşlı bireylere yönelik sosyal yardımlar arttırılmalı. Devlet, sosyal devlet anlayışına uygun olarak bir politika geliştirip, engelli ve yaşlı bireylerin maaşlarında açlık sınırının altında kalmayacak düzenlemelere yönelmeli.”