Veysi FİDA

DARBELER GÜNÜDÜR CUMA


Malumunuz üzere 15 Temmuz Cuma gecesi vuku bulan FETÖ’cü darbe girişimi Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti. İlginç olan şu ki, tarihin dehlizlerine inildiğinde darbeler için hep Cuma gününün tercih edildiği görülecektir. Örneğin:

27 Mayıs 1960 Cuma 12 Mart 1971 Cuma 12 Eylül 1980 Cuma 28 Şubat 1997 Cuma 27 Nisan 2007 Cuma 15 Temmuz 2016 Cuma.

Neden hep bu günün seçildiğinin sırrına haiz değilim. Ama bu son Cuma gününde halka çarpıldıklarını söyleyebilirim. Lakin, bu mukaddes halkın demokrasisine sahip çıkışının sembolik günü oldu artık Cuma.. Büyük acılar, travmalar yaşamış olan bu halk, bu gecede adeta darbeye darbe yaparak tarihe geçti. Halk demokrasisine dolayısıyla iradesine sahip çıkacağını gösterdi.

Cesaret ve kararlılık karşısında dünya basınının hayretler içerisindeki yorumları, destansı direnişin altın harflerle tarihe kazındığının bariz bir örneğidir. Ancak Batı ve cuntacı zihniyetin ve hatta Fethullahçı Terör Örgütü’nün gözden kaçırdığı bir durum var. Bu halk 1962 ve 1963 darbelerinde de cuntacıları madara etmişlerdi. Halkın ve devletin dirayeti karşısında vakti zamanında Kurmay Albay Talat Aydemir’de hezimeti tatmıştı.

Nasıl mı? 27 Mayıs darbesinin devamında halkın seçimlerde CHP’yi tek başına iktidara taşımaması üzerine 22 Şubat 1962’de Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için başlatılan atama ve gözaltına almalara karşı darbe girişiminde bulunmuştu. Emrindeki Harp Okulu öğrencileri Meclise doğru yürüyüşe geçince bazı kuvvet komutanları ve kabine üyeleri Çankaya’ya çıkarak Cemal Gürsel ile toplantı yapar. Bu toplantı esnasında cuntacılar Çankaya’yı kuşatır. Ancak Çankaya’dakileri tutuklamayı göze alamazlar. Çünkü tüm yönetim kademeleri darbeye karşı aynı masadadırlar. Dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay kuşatmanın kaldırılması halinde darbecilerin affedileceğini kendilerine mektup yoluyla iletir. Ancak Darbeci Aydemir kabul etmez. Ardından İnönü devreye girer ve aynı taahhütte bulunur. Ordunun bölündüğünü askeri ve sivil inisiyatif karşısında yalnız kaldığını görünce Aydemir darbeyi durdurur. Ardından İnönü’nün suçlayıcı söylemleri sonrası tutuklanır 73 subay arkadaşıyla emekliye sevk edilir ve ardından serbest bırakılır.

Ancak milli iradeye saygının manasını bilmeyenin yeni bir darbe girişiminde bulunma ihtimali hayli yüksektir. Nitekim affedilip emekli edildikten sonra 20 Mayıs 1963’te Harbiyelilerin desteğini alan Talat Aydemir yeniden darbeye teşebbüs edecektir. Gece başlattığı isyan ile TRT Radyosunu ele geçirip TSK’nın yönetime el koyduğunu duyuracaktır. Daha sonra bir başka grup subay Ali Elverdi önderliğinde radyoyu ele geçirip yönetimin kendilerinde olduğunu, gerçek darbecilerin kendileri olduğunu duyuracak böylelikle tiyatro ilginç bir hal alacaktır. Ancak halk emirlere tam uymayacak zor durumda kalan Talat Aydemir, Fethi Gürcan ile birlikte teslim olacak 5 Temmuz 1964’te idam edileceklerdir.

Tarihin tozlu sayfalarından da anlaşıldığı üzere doğrudan doğruya milli iradeyi, demokrasiyi hedef alan gözü dönmüşlük ve alçaklığın affedilişi adeta bir sonraki girişime davetiye çıkarmaktadır. Milli iradeyi hedef alan saldırının faillerinin en ağır şekilde cezalandırmaları kamu vicdanını rahatlatmakla beraber sonraki dönemlerde de benzer bir durumu yaşama riskini azaltacaktır.