SURLARIN DİBİNDE ENGELLİ BİRİYLE ÇAY KEYFİ
SURLARIN DİBİNDE ENGELLİ BİRİYLE ÇAY KEYFİ
Genç adam birazdan başlayacak. Sonbahar temizliğinde evdekilere ayak bağı olmamak için kahvaltısını yaptıktan sonra kalkıp dışarı çıktı. Koltuk değneklerine dayanarak bir süre evinin bulunduğu mahallede dolandı. Bir kaç tanıdığını gördü. Ayaküstü lafladı ikisi de ama kimse çok fazla kalmak istemiyordu. Gelenler aynı hızla kayboluyorlardı. Aklına Diyarbakır Surları geldi. Sonra uzun zamandır görmemişti gidip surları gezebilir, sonra koyun gölgesinde çay içip biraz ferahlayabilirdi. Eğer engelliyseniz zaten çok fazla arkadaşınız yoktur olanlarında çok fazla tahammülü, en iyisi kimseye yük olmadan tek kişilik bir dünyada kişinin kendisiyle dost olmayı başarması o, bunu başarmış isyan etmeden ve fazladan iki koltuk deyneği ile yaşıyor olmaktan çok fazla bahis açmadan hayatı ve onun getirdiklerini büyük bir tevazu içinde kabul etmeyi öğrenmiş çoktan. Asıl onu kahreden insani ilişkilerde veya günlük yaşantıda toplumda insanların bakış açısı en temel iletişim sorunlarından biri zarif ve mütevazi davrandığınızda veya engelliyseniz zayıf ve önemsiz sayılmak kahrediyor beni diyor, 3 Aralık Dünya Engelliler günü nedeniyle bu engelli kardeşimizle sur içinde bulunan Ali Paşa Camiisinde tanıştım. Sevgiye, ilgi ve alakaya muhtaç gönlünü okşamak empati kurmak adına Ali Paşa Camii karşısındaki ihtişamlı surları seyrederek ağaçlardan dökülen sararmış yapraklar arasında yürüyerek Mardinkapıya doğru yürürken surların dibinde çay içme teklifini surlara gitmek küçük olsada kalbinin kırpıntılarını artırınca düşüncemin iyi bir fikir olduğunu parlayan gülen gözlerinde okunuyordu. Surların dibinde bir çay bahçesinde soluğu aldık demli çaylarımızı yudumlarken tevekkül ederek gözleri dolmuştu. Hevsel bahçelerini, On Gözlü köprüyü, Kırklar Dağını, Şeyh Meheme düzlüğünün ailesiyle çocukken piknik yaptığı yerleri tek tek gözleri dolarak anıları anlatıyordu. Varlıklı bir aileden geldiğini hep anlattı durdu. Bir kaza sonucu engelli oluşunu ama diyor kapıları açanda, kapatanda sahibi birdir. Düşüp kalkmayan bir Allahtır. Abi diyor insan insanı dinlemeli görüşmeli , duymalı, paylaşmalı hiç kimse,malıyla,güzelliğiyle, makamıyla övünmesin her insan bir engelli adayıdır. Bu böyle bilinsin bu kardeşimizle muhabbetimiz koyulaştıkça Güzel Ülkemizin gündemini de yakından takip ettiğini ve analiz ettiğini büyük bir sabırla dinliyordum. Dikkatimi çeken siyasilere ve liyakatsiz insanlara karşı sitem doluydu çünkü diyor, nice makamlar vardır ki o, makamlarda oralara layık insan yoktur. Çok liyakatli insanlar vardır ki onlarında makamı yoktur. HZ MEVLANA; Boşuna dememiş nice elbiseler gördüm içinde insan yoktu.
Nice insanlar gördüm üstünde elbise yoktu.
Engellilerin yılda 1 defa hatırlanmaması gerektiğini insanlara ve özellikle siyasilere sitemi vardı. Burnunda kıl aldırmayan kibir abidesi bay ve bayan olsun koltuk sevdalısı şık elbiseler giyerek lüks arabalara binerek korumalarla gezip bir, iki esnaf ve hane ziyaretleri yapılarak mankenler gibi poz veripte böyle siyasetçi olunmaz. Halka dokunarak ve gönüllere girerek siyasetçi olunur parti teşkilatlarında genel anlamda diyorum ne filim fırıldaklıklar dönüyor. Bunlar olsa , olsa haramzadelerdir. Çünkü benim gibi engelli biri kapılarına gitti mi tepeden bakıyorlar. Bu gibi diyaloglar çok yaşanmış ve yaşadım diyor. Ona bir günümüzü beraber geçirdiğimizi ve dertleriyle duygularıyla sevinciyle hem hal olabilmişsek gönlüne dokunabilmişsek ne mutlu bize teşekkür ederek yanında vedalaşacaktım ki. Bir dahaki sefere sana edep, haya yoksunu, rantçı, hırsız, yalaka, yerel siyasetçileri ve bürokratları anlatacağım demez mi. Tamam dedik ve ayrıldık. Türkiye eski Türkiye değil insanlarda eski insanlar değil teknoloji çağında yaşıyoruz nede olsa feraset sahibi bu azîz milleti kimse aptal yerine koymasın her şeyin bilincindedir. Bu engelli kardeşimizin şahsında 3 Aralık Dünya Engelliler gününü kutlarken çok şükür huzur dolu bu kadim şehrimize daha güzel günlerin gelmesi dileklerimle
GÖRÜŞMEK ÜZERE