ŞİMDİ ANLADIK MI?
? Aslında evimizin çok küçük olmadığını,
? Yuvamızın çok soğuk olmadığını,
? Yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çok da önemli olmadığını,
? Yemeğin tuzu, salçası az olunca da karın doyurabileceğini
? Etli yemeğin az yada çok pişmesinin önemli olmadığını,
? Yemeğimiz beş on dakika gecikince kıyamet kopmadığını
? Öve öve bitiremediğiniz telefonunuzun, arabanızın modelinin,
? Yazlığınızın, terasınızın çok önemli olmadığını,
? Milyonlarca liraya alınan konutun belki de mezarınız olabileceğini,
? Üstünüzdeki montun, ayağınızdaki botun yağmurdan yaştan korumasının yeterli olduğunu
? Üşümeyelim diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini,
? Sıcak bir çayın, Çorbanın, taze ekmeğin nasıl da güzel bir ikram olduğunu,
? Kalbini kırdığınız bir insanın gönlünü almaya vaktinizin olamayacağını,
? Kaçırdığınız trenin, vapurun dolmuşun arkasından telaş yapmanın ne kadar gereksiz olduğunu,
? Nerede nasıl yattığınızın değil de, nerede, ne halde nasıl uyanacağınızı
? Üzerinizde uyuduğunuz yorganın yerine, moloz yığınlarının altında kalabileceğinizi,
? Bu afetler, felaketler, hep ders olmalı, unutulmamalı,
? Zenginliğin, malın mülkün ve makamın emanet olup asıl insanlığın kalıcı olduğunu,
? Sevdiklerinizin kıymetini bilin kalbini kırmayın,
? Yediğinizi içtiğinizi israf etmeyin, emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede teslim edeceğimiz belli değil
? Yaptığınız işin, imalatın ya da mesleğinizdeki sorumluluğun, insan hayatına nasıl da olumsuzluklar yaşatabileceğini, ölümlere sebep olabileceğinizi,
Demem o ki namuslu şerefli vicdanlı yaşamak çok kıymetli.
İyi ki Hayatımda Varsınız Güzel İnsanlar!