M. Kürşat İMANLI

İNSANI VE HER ŞEYİ DEĞERLİ KILAN VEDA HUTBESİ

İNSANI VE HER ŞEYİ DEĞERLİ KILAN VEDA HUTBESİ

 

Resul-i Ekrem 632 yılında Veda haccı sırasında Arafat, Mina ve Akabe gibi yerlerde ashaba hitap etmiş ve kısa, veciz tavsiyelerde bulunmuştur. Bu hutbelere veda hutbesi denilmiştir.

Cabir b. Abdullah’ın anlatımına göre Hz. Peygamber Arafat’a gelince Nemire vadisinde kendisi için kurulan çadıra yerleşmiş, güneş batıya doğru kayınca devesiyle vadinin ortasına gelmiş ve deve üzerinde ashaba hitap etmiştir. Sesi gür bir sahabe sözlerini tekrarlamıştır. Nasr süresi Veda haccı esnasında Mina’da nazil olmuştur. Hz. Ebu Bekir ve Abdullah Bin Abbas Nasr suresi nazil olunca bu surenin anlamından Efendimizin vefatının yaklaştığını anlamış ve ağlamışlardır. Hz. Peygamber veda hutbesinde şöyle buyurdu:

Ey insanlar! Bilmiyorum, belki de bugünden sonra burada sizinle bir daha buluşamayacağım. Allah’ın rahmeti bugün sözümü işitip onu iyice kavrayanların üzerine olsun! Benim bu sözlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder. Ey insanlar! Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bu gününüz arife ve bu ayınız zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Cahiliye devrindeki her türlü faiz kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat anaparanız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz amcam Abbas’ın faizidir. Cahiliye devrinin kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası akrabalarımdan Rebia b. Haris b. Abdülmuttalip’in oğlu Amir’in kan davasıdır.

Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın. Ashabım! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden saltanat ve nüfuz kurma ümidini ebediyen kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım şeyler dışında küçük gördüğünüz şeylerde şeytana uyarsanız bu da onu sevindirir ve cesaret verir. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümanın malı rızası olmadan diğer bir Müslümana helâl olmaz. Sakın zulmetmeyin. Herkes ancak kendi işlediği suçtan sorumludur. Baba oğlunun, oğul da babasının suçundan sorumlu tutulamaz. Allah her vârisin mirastan payını tayin etmiştir. Artık bir vârisin diğer mirasçıları mahrum edecek şekilde vasiyette bulunulması helâl değildir. Çocuklar babalarından başkasına nispet edilemez. Ödünç alınan şeyler sahibine geri verilmelidir. Yararlanılmak üzere alınan şeyler de sahiplerine iade edilmelidir. Borçlar ödenmelidir. Birinin borcunu üstlenen kefil o borcu ödemelidir. Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine iade etsin. Rabbiniz olan Allah’tan sakının, O’na kulluk edin. Beş vakit namazınızı kılın. Ramazan ayında oruç tutun, hac ibadetini yerine getirin, mallarınızın zekâtını gönül hoşluğuyla verin. Yöneticilerinize Allah’ın kitabına uydukları sürece itaat edin ve böylece Rabbinizin cennetine girin. Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın. Benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an ve peygamberinin sünnetidir.

“Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar. O zaman ne diyeceksiniz?” deyince sahabeler; “Allah’ın risaletini tebliğ ettin, görevini yaptın, bize nasihatte bulundun diye şahitlik ederiz” dediler. Bunun üzerine Resulullah şehadet parmağını semaya doğru kaldırdı. Sonra da insanlara doğru çevirip indirerek; “Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab!” dedi.

Göründüğü üzere veda hutbesi bir yandan Efendimiz (asm) hazretlerinin bir çeşit vedası ve helallik almasıdır. Ayrıca Rabbimizin kendisine vermiş olduğu tebliğ görevini hakkıyla ve tam olarak yaptığına dair kader birliği ettiği sahabelerinden şahitlik almıştır. Bu hareketi Onun Allaha hesap vermekten ne denli korktuğunu gösterir. Veda hutbesi bir diğer yönden insanlık tarihinin ilk ve değişmez ve en kapsamlı, en insaflı, en hakkaniyetli insan hakları beyannamesidir.

Çünkü kadınların insan olup olmadığını tartışacak kadar kıymetsiz gören bir topluma kadınların Allah’ın bir emaneti olduğunu ve haklarının olduğunu bu kadar net ifade etmek bir insan hakkı manifestosu değil de nedir? Kölelik sisteminin keskin hatlarla benimsendiği bir topluma köleleri azat etmeyi en büyük faziletler arasında konumlandırmak… Toplumda kesin sınırlarla belirlenmiş olan sınıflar varken üstünlüğün sadece takvada olduğunu, kimsenin kimseye üstün olmadığını en gür sada ile ifade etmek gibi birçok zihnî inkılabı barındıran bir konuşmanın bundan yaklaşık 1500 yıl önce yapılması insan hakları ve insanlık değerleri açısından bir şaheserdir.